Yüzyıllardır gerçekleşen tüm teknolojik sıçramalar, insanlar için hem büyük umutların, hem de korkuların kapılarını araladı. Çığır açan buluşların ardında yatan teknolojileri anlamak oldukça güçtü ve kavrama kabiliyetimizin yetersiz kaldığı her durumda olduğu gibi, anlaşılamayan, tedirginlik ve soru işaretleri yaratıyordu. Bugünlerde sıkça duyduğumuz yapay zeka, blokzincir, kuantum hesaplama gibi teknolojiler de bir yandan geleneksel yöntemlerle çözemeyeceğimiz problemlere çözüm getirebilme güçleriyle umudu, diğer yandan ise bilinmezin tedirginliğini beraberinde getiriyor. Günün sonunda her teknoloji, yaratıcısının ve kullanıcısının ellerinde bambaşka sonuçlar doğurabiliyor.
Hayatımıza kripto para ve finans dünyasıyla hızlı bir giriş yapan blokzincir teknolojisi de, bu çığır açan ve büyük bir dönüştürme kapasitesine sahip teknolojilerden biri. Blokzincir temelde bir veri kayıt sistemi olarak düşünülebilir. Birbirine zincir halinde bağlı veri bloklarından oluşan, sistemde gerçekleştirilen her işlemin değiştirilemez bir kaydının tutulduğu ve bu kaydın ancak ve ancak sistemdeki tüm birimlerin onayından geçtikten sonra bloğa eklendiği, manipüle edilemez bir sistemden bahsediyoruz. Pandemide bizlere ulaşan verilerin böyle bir sistem tarafından sunulduğunu düşünebiliyor musunuz? Alacağımız kararlarda bu denli güvenilir ve şeffaf bir sistemin ürettiği verilerden hareket ediyor olmak hayatımızda neleri değiştirirdi?
Kimliğini hala bilmediğimiz, Bitcoin’in yaratıcısı Satoshi Nakamoto, blokzincir yapısı şöyle tanımlıyor: “Ey insanlar! Birbirinizi tanıyın veya tanımayın, artık merkezi yapılara ihtiyaç duymadan güvenli bir veri kayıt sistemi kurmak mümkün. Bu sistem, matematik ve teknolojinin imkanlarını kullandığı için manipüle edilemez ve bozulamaz.”
Bu cümlede blokzincir sistemlerinin temel varlık nedenlerini ortaya koyan birkaç ana nokta var:
Birbirini tanımayan, eş statüdeki kişiler arasında tesis edilebilen güven,
Merkezi yapılara ihtiyaç duymayan, herhangi bir otoritenin ve ast-üst ilişkisinin olmadığı, hiyerarşiden azade bir sistem,
Değiştirilemeyen, bir kişinin, grubun ya da güç odağının çıkarları doğrultusunda manipüle edilemeyen, güvenilir veriler.
Böyle bir sistem, varoluş amacına uygun olarak kullanılması durumunda günümüz dünyasında bireyler için en sancılı konulardan olan şeffaflık, güven ve hesap verebilirlik sorunlarına çözüm bulabilecek güçte. Sonuçlarının herhangi bir güç odağı tarafından manipüle edilmediğinden yüzde yüz emin olduğunuz bir oylama sistemi düşünün… Ya da üretiminde çocuk işçiliğinin kullanılmadığından emin olduğunuz bir telefonu kullandığınızı, adil ticaretle ve tamamen organik olarak üretildiğinden, üreticisinin emeğinin karşılığını tam olarak aldığından emin olduğunuz bir kahve içtiğinizi…
Bireylerin, kalkınma ve insani gelişmişlik düzeyi açısından en üst sıralarda yer alan ülkelerde dahi hükümetlere, kamu kurumlarına ve şirketlere güven düzeylerinin son derece düşük olduğu düşünüldüğünde, böyle bir sistemin insanlık için ne kadar önemli bir alternatif oluşturabileceği bir kere daha görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde Pew Resarch Center tarafından düzenli olarak tekrarlanan güven araştırmasının 2021 sonuçlarına göre, vatandaşların %78’i hükümete güvenmiyor, insanların yararı için ve doğru olanı yapacağına inanmıyor. Benzer bir tablo şirketler için de geçerli. Özellikle Facebook ve Cambridge Analytica skandalı gibi büyük çaplı ve tüketicileri doğrudan ilgilendiren skandallar nedeniyle bu güven daha da düşmüş durumda. Böyle bir ortamda, kurulan herhangi bir iletişimden, verilen bir bilgiden, açıklanan bir veriden emin olmak, güven hissetmek neredeyse imkansız. Pandemi sürecinde bu güvensizliği dünya çapında iliklerimize kadar hissettik. Tüm bu koşullar altında, blokzincir teknolojisinin yaratıcılarının kurguladığı ideal dünya, mükemmel bir alternatif gibi görünüyor.
Örneğin gıda sektöründe nihai tüketici, blockchain tabanlı uygulamalar üzerinden mutfak tezgahındaki gıdanın üretimine ilişkin tüm bilgilere ulaşarak, gıda güvenliği ile ilgili aklındaki soru işaretlerini giderebiliyor. Diğer yandan tarım sektöründe zor koşullar altında faaliyet gösterdiğini bildiğimiz küçük üreticiler için de yeni fırsatlar doğuyor. BanQu adlı sosyal girişim, küçük üreticinin kakao ve kahve gibi tarım ürünlerini alıcılarla buluşturuyor. Küçük üretici, blockchain tabanlı tedarik ağı üzerinden sattığı ürünün ağırlığını, fiyatını ve alacağı ödemeyi teyit ediyor. Ürünün tüm sürecini takip edebilen alıcı, ürüne iliskin ödemeyi doğrudan üreticiye yapabiliyor. Bu durum aracılık sisteminin tarımsal üretim ve küçük üretici üzerindeki etkilerini en aza indirgiyor. Akıllı sözleşmeler ve mobil bankacılık hizmetleri aracılığıyla küçük ölçekli çiftçilerle doğrudan bağlantı kurularak, adil ödeme ve finansal kapsayıcılık için de önemli bir adım atılmış oluyor.
Geliştirilen oylama sistemleri ile seçimlerin daha şeffaf ve güvenilir koşullarda gerçekleştirilmesi de mümkün olabiliyor. Blokzincir tabanlı elektronik seçim sistemlerinde çifte oylamayı önleme, oylama içeriğinin doğru saklanması, seçmen gizliliği ve operasyon kayıtlarının yönetimi dahil pek çok ihtiyaca çözüm bulunabiliyor. Bu sistemde seçmenlerin kendi oylarını takip edebilmeleri, kriptografik yöntemler üzerinden gerçekleştirilen oylama kayıtlarının ve toplama sistemlerinin doğru bir şekilde çalıştığını kontrol edebilmeleri de mümkün.
Sivil toplum kanadında da güzel gelişmeler var. Bazı insani yardım kuruluşları bağış ve yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştığından emin olmak amacıyla blokzincir tabanlı sistemler kullanmaya başladılar. Örneğin Dünya Sağlık Programı, Ürdün’deki mülteci kamplarına ulaştırılacak olan yardımları, uygulanan pilot proje kapsamında blokzincir tabanlı bir platform üzerinden yürüttü. Buna benzer uygulamaların tüm taraflar açısından daha güvenilir ve sürdürülebilir sistemler oluşturduğuna tanıklık ediyoruz.
Her geçen gün çoğalan iyi örnekler ve henüz yolun başındayken yarattığı etki, blokzincirin pek çok sektörü ve süreci temelinden sarsacağının ve dönüştüreceğinin açık bir göstergesi. Ancak yazıma, tüm bu hikayelere bir şerh notu düşerek son vermek istiyorum. Her ne kadar blokzincir teknolojisi günümüzün pek çok sorununa çözüm bulmaya muktedir olsa da, yazının başında belirttiğim üzere, insanın ve sistemin her alternatifi dönüştürüp, kendi istediği şekle sokmak üzere başkalaştırması da her zaman masada olan bir ihtimal. Bir sonraki yazımda, bu ihtimaller üzerinden farklı bir tartışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Comments